SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

ZEKAT BAHSİ

<< 1059 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

123 - (1059) حدثني حرملة بن يحيى التجيبي. أخبرنا عبدالله بن وهب. أخبرني يونس عن ابن شهاب. أخبرني أنس بن مالك؛

 أن أناسا من الأنصار قالوا، يوم حنين، حين أفاء الله على رسوله من أموال هوازان ما أفاء. فطفق رسول الله صلى الله عليه وسلم يعطي رجالا من قريش. المائة من الإبل. فقالوا: يغفر الله لرسول الله. يعطي قريشا ويتركنا وسيوفنا تقطر من دمائهم!.

قال أنس بن مالك: فحدث ذلك رسول الله صلى الله عليه وسلم، من قولهم. فأرسل إلى الأنصار. فجمعهم في قبة من آدم. فلما اجتمعوا جاءهم رسول الله صلى الله عليه وسلم. فقال:

 "ما حديث بلغني عنكم ؟ " فقال له فقهاء الأنصار: أما ذوو رأينا، يا رسول الله ! فلم يقولوا شيئا. وأما أناس منا حديثه أسنانهم، قالوا يغفر الله لرسوله. يعطي قريشا ويتركنا، وسيوفنا تقطر من دمائهم ! فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم: "فإني أعطي رجالا حديثي عهد بكفر. أتألفهم. أفلا ترضون أن يذهب الناس بالأموال، وترجعون إلى رحالكم برسول الله ؟ فوالله ! لما تنقلبون به خير مما ينقلبون به" فقالوا: بلى. يا رسول الله ! قد رضينا. قال: "فإنكم ستجدون أثرة شديدة. فاصبروا حتى تلقوا الله ورسوله. فإني على الحوض". قالوا سنصبر.

 

[ش (حين أفاء الله على رسوله من أموال هوازن ما أفاء) أي حين جعل الله من أموالهم ما جعله فيئا على رسوله. وهو من الغنيمة مالا تلحقه مشقة. وهوازن قبيلة. (في قبة من آدم) القبة من الخيام: بيت صغير مستدير. وهو من بيوت العرب. ومن أدم معناه من جلود. وهو جمع أديم بمعنى الجلد المدبوغ. ويجمع أيضا على أدم. (أتألفهم) أي أستميل قوبهم  بالإحسان ليثبتوا على الإسلام، رغبة في المال. وكان النبي صلى الله عليه وسلم يعطي المؤلفة من الصدقات. وكانوا أشراف العرب. فمنهم من كان يعطيه دفعا لأذاه  ومنهم من كان يعطيه طمعا في إسلامه وإسلام نظرائه وأتباعه. ومنهم من كان يعطيه ليثبت على إسلامه، لقرب عهده بالجاهلية. (رحالكم) أي منازلكم. (أثرة شديدة) فيها لغتان: أحداهما ضم الهمزة وإسكان الثاء، وأصحهما وأشهرهما بفتحهما جميعا. والأثرة الاستئثار بالمشترك، أي يستأثر عليكم ويفضل عليكم غيركم بغير حق].

 

{132}

Bana Harmeletü'bnü Yahya Et-Tücîbî rivayet etti, (Dediki): Bize Abdullah b. Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus, İbni Şihâb'dan naklen haber verdi. (Demişki): Bana, Enes b. Mâlik haber verdi ki,

 

Huneyn günü Allah Teâlâ, Resulüne Hevâzin kabilesinin mallarından bol bol ganimet verdiği ve Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Kureyş'ten bâzı kimselere 100'er deve ihsan etmeye başladığı vakit Ensâr'dan bâzı kimseler:

 

«Allah, Resulullah'ı af buyursun, Kureyş'e veriyor da, bizi bırakıyor. Hâlbuki bizim kılınçlarımızdan onların kanları damlıyor!» demişler.

 

Enes b. Mâlik Demişki: Ensârın bu sözleri Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e anlatıldı, o da kendilerine haber göndererek onları deriden yapma bir çadır altına topladı. Ensâr toplanınca Resulullah {Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'de yanlarına geldi ve:

 

  «Sizden kulağıma gelen bu sözler nedir?» Dedi. Ensâr'ın anlayışlıları:

 

  «Yâ Resûlallah! Bizim rey sahibi olanlarımız için bir şey söylemediler ama aramızdan yaşça genç olan bâzı kimseler: Allah, Resulünü mağfiret buyursun, Kureyş'e veriyor da, bizi bırakıyor. Hâlbuki bizim kılınçlarımızdan onların kanları damlıyor; dediler.» cevâbını verdiler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

  «Gerçekten ben küfürden yeni kurtulmuş bâzı kimselere dünyalık vererek, kalplerini yatıştırıyorum. Sizler bunların mallarla gitmelerine, sizin de evlerinize Resulullah ile dönmenize razı değil misiniz? Vallahi sizin beraberinde döndüğünüz zât, onların beraberlerinde götürdükleri mallardan daha hayırlıdır.» buyurdular. Ensâr:

 

  «Evet, Öyledir yâ Resûlallah! Biz razıyız.» dediler. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

  «Sizler yakında şiddetIi bir adam kayırma hâdisesine şahit olacaksınız, (o zaman da) Allah ve Resulüne kavuşuncaya kadar sabredin. Ben, havuzun başındayım.» buyurdular. Ensâr:

 

  «Sabredeceğiz.» de (yip söz ver) diler.

 

 

(1059) حدثنا حسن الحلواني وعبد بن حميد. قالا: حدثنا يعقوب (وهو ابن إبراهيم بن سعد) حدثنا أبي عن صالح، عن ابن شهاب. حدثني أنس بن مالك ؛ أنه قال:

 لما أفاء الله على رسوله ما أفاء من أموال هوازن. واقتص الحديث بمثله. غير أنه قال: قال أنس: فلم نصبر. وقال: فأما أناس حديثة أسنانهم.

 

{…}

Bize Hasen-i Hûlvânî ile Abd b. Humeyd rivayet ettiler. (Dediler ki): Bize Yakûb yâni ibni İbrahim b. Sa'd rivayet etti. (Dediki): Bize, babam, Sâlih'den, o da İbni Şihâb'dan naklen rivayet etti. (Demişki): Bana, Enes b. Mâlik rivayet etti. (Dediki):

 

«Allah, Resulüne Hevâzin kabilesinin mallarından bol bol ganimet verdiği vakit...»

Râvî hadîsi yukarki hadis gibi anlatmış yalnız burada şöyle demiş:

«Enes; Biz sabretmedik, dedi...»

 

Bir de: «Amma yaşları genç bir takım insanlar...» dedi.

 

 

(1059) وحدثني زهير بن حرب. حدثنا يعقوب بن إبراهيم. حدثني ابن أخي ابن شهاب عن عمه، قال: أخبرني أنس بن مالك. وساق الحديث بمثله. إلا أنه قال: قال أنس: قالوا: نصبر. كرواية يونس عن الزهري.

 

{…}

Bana Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dediki): Bize Yâkûb b. îbrâhim rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Şihâb'm kardeşi oğlu, Amıcasından naklen rivayet etti; «Bana Enes b. Mâlik haber verdi» diyerek hadîsi yukarki gibi rivayet etmiş. Ancak o da;

 

«Enes (Dediki): Ensâr: sabrederiz, dediler.» cümlesini Yûnus'un Zührî'den rivayet ettiği gibi nakleylemiş

 

 

133 - (1059) حدثنا محمد بن المثنى وابن بشار. قال ابن المثنى: حدثنا محمد بن جعفر. أخبرنا شعبة. قال: سمعت قتادة يحدث عن أنس بن مالك. قال:

جمع رسول الله صلى الله عليه وسلم الأنصار. فقال: "أفيكم أحد من غيركم ؟" فقالوا: لا. إلا ابن أخت لنا. فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم: "إن ابن أخت القوم منهم" فقال: "إن قريشا حديث عهد بجاهلية ومصيبة. وإني أرادت أن أجبرهم وأتألفهم. أما ترضون أن يرجع الناس بالدنيا، وترجعون برسول الله إلى بيوتكم ؟ لو سلك الناس واديا، وسلك الأنصار شعبا، لسلكت شعب الأنصار".

 

[ش (حديث عهد بجاهلية) أي كانوا قريب عهد بجاهلية، يعني أن زمانهم قريب من زمان الكفر. قال الحافظ ابن حجر: وقع بالإفراد في الصحيحين. والمعروف حديثو عهد. وفعيل يستوي فيه الإفراد وغيره. (أجبرهم) أي أفعل معهم ما ينجبر به خاطرهم وينسيهم مصيبتهم. (وسلك الأنصار شعبا) قال الخليل: الشعب هو ما انفرج بين جبلين. وقال ابن السكيت: هو الطريق في الجبل].

 

{133}

Bize Muhammedü'bnü'l - Müsennâ ile İbni Beşşâr rivayet ettiler, ibnu'l - Müsennâ (Dediki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be haber verdi. (Dediki). Ben, Katâde'yi Enes b. Mâlik'den naklen rivayet ederken dinledim Enes şöyle demiş:

 

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Ensâr'ı toplayarak:

 

  «İçinizde, sizden başka kimse var mı?» diye sordu, Ensâr:

 

  «Hayır, yalnız bir kız kardeşimizin oğlu var.» cevâbını verdiler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

  «Şüphesiz ki bir kavmin kız kardeşi oğlu, kendilerindendir.» buyurdu ve sözüne şöyle devam etti:

 

  «Hakîkaten Kureyş câhiliyet ve musibetten yeni kurtulmuştur. Onun için ben, onların gönüllerini almak ve kendilerini İslâm'a ısındırmak istedim. Siz başkalarının dünyalıkla, kendinizin de Resûlullah ile evlerinize dönmenize razı olmaz mısınız? Bütün insanlar bir vadiyi, Ensâr da bir dağ yolunu tutsalar, ben Ensâr'ın yolundan giderdim.» buyurdular.

 

 

134 - (1059) حدثنا محمد بن الوليد. حدثنا محمد بن جعفر. حدثنا شعبة عن أبي التياح. قال: سمعت أنس بن مالك قال:

 لما فتحت مكة قسم الغنائم في قريش فقالت الأنصار: إن هذا لهو العجب. إن سيوفنا تقطر من دمائهم. وإن غنائمنا ترد عليهم ! فبلغ ذلك رسول الله صلى الله عليه وسلم فجمعهم. فقال: "ما الذي بلغني عنكم ؟" قالوا: هو الذي بلغك. وكانوا لا يكذبون. قال: "أما ترضون أن يرجع الناس بالدنيا إلى بيوتهم، وترجعون برسول الله إلى بيوتكم ؟ لو سلك الناس واديا أو شعبا، وسلكت الأنصار واديا أو شعبا، لسلكت وادي الأنصار أو شعب الأنصار".

 

{134}

Bize Muhammedü'bnu Velîd rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Ebû't-Teyyâh'dan rivayet etti. (Demişki): Enes b. Mâlik'den dinledim. (Dediki):

 

Mekke fethedildiği zaman Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ganimetleri Kureyş'in arasında taksim etti. Bunun üzerine Ensâr:

 

— «Bu, hakîkaten şaşacak şey! Bizim kılınçlarımızdan Kureyş'in kanları damlıyor, ganimetlerimiz ise onlara iade olunuyor!» dediler.

 

Bu söz Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in kulağına varınca hemen onları topladı ve:

 

  «Sizden kulağıma gelen bu söz nedir?» diye sordu. Ensar:

 

  «Ne duydunsa o'dur.» dediler. Yalan söylemezlerdi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem),

 

  «Siz, başkalarının evlerine dünyalıkla dönmelerine, kendinizin de evlerinize Resulullah ile dönmenize razı değil misiniz? Bütün insanlar bir vadiyi veya dağ yolunu tutsalar Ensâr da bir vadiyi veya dağ yolunu tutsa, ben, mutlaka Ensâr'ın vadisini yahut Ensârın yolunu tutardım.» buyurdular.

 

 

135 - (1059) حدثنا محمد بن المثنى وإبراهيم بن محمد بن عرعرة (يزيد أحدهما على الآخر الحرف بعد الحرف) قالا: حدثنا معاذ ابن معاذ. حدثنا ابن عون عن هشام بن زيد بن أنس، عن أنس بن مالك ؛ قال:

 لما كان يوم حنين أقبلت هوازن وغطفان، بذراريهم ونعمهم. ومع النبي صلى الله عليه وسلم يومئذ عشرة آلاف. ومعه الطلقاء. فأدبروا عنه. حتى بقي وحده. قال: فنادى يومئذ نداءين. لم يخلط بينهما شيئا. قال: فالتفت عن يمينه فقال "يا معشر الأنصار ! " فقالوا: لبيك، يا رسول الله ! أبشر نحن معك. قال: ثم التفت عن يساره فقال "يا معشر الأنصار!" قالوا: لبيك، يا رسول الله ! أبشر نحن معك. قال: ثم التفت عن يساره فقال "يا معشر الأنصار!" قالوا: لبيك، يا رسول الله ! أبشر نحن معك. قال: وهو على بغلة بيضاء. فنزل فقال: أنا عبدالله ورسوله. فانهزم المشركون. وأصاب رسول الله صلى الله عليه وسلم غنائم كثيرة. فقسم في المهاجرين والطلقاء. ولم يعط الأنصار شيئا. فقالت الأنصار: إذا كانت الشدة فنحن ندعى. وتعطي الغنائم غيرنا ! فبلغه ذلك. فجمعهم في قبة. فقال: "يا معشر الأنصار ! ما حديث بلغني عنكم ؟" فسكتوا. فقال:

"يا معشر الأنصار ! أما ترضون أن يذهب الناس بالدنيا وتذهبون بمحمد تحوزونه إلى بيوتكم ؟" قالوا: بلى. يا رسول الله ! رضينا. قال: فقال:

"لو سلك الناس واديا، وسلكت الأنصار شعبا، لأخذت شعب الأنصار".

قال هشام: فقلت: يا أبا حمزة ! أنت شاهد ذاك ؟ قال وأين أغيب عنه ؟.

 

[ش (ونعمهم) النعم واحد الأنعام. وهي الأموال الراعية. وأكثر ما يقع على الإبل. قال القسطلاني: وكانت عادتهم، إذا أرادوا التثبت في القتال، استصحاب الأهالي وثقلهم معهم إلى موضع القتال. (ومعهم الطلقاء) يعني مسلمة الفتح الذين من عليهم رسول الله صلى الله عليه وسلم، يوم الفتح، فلم يأسرهم ولم يقتلهم. وهو جمع طليق. (فأدبروا عنه) أي ولوا عنه أدبارهم. وما أقبلوا على العدو معه، حتى بقي صلى الله عليه وسلم وحده. (تحوزونه) في المصباح: وكل من ضم إلى نفسه شيئا فقد حازه].

 

{135}

Bize Muhammedü'bnü'l-Müsennâ ile îbrâhîm b. Muhammed b. Ar'ara birbirlerinden bazı cümleler ziyadesiyle rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Muâz b. Muâz rivayet etti. (Dediki): Bize îbni Avn, Hişâm b. Zeyd b. Enes'den, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivayet etti. Enes şöyle demiş:

 

Huneyn harbi kopunca Hevâzin ve Gatafân kabileleri bütün çoluk çocukları ve hayvanları ile (karşımıza) çıktılar. O gün Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanında On-bin kişi ile serbest bırakılan Mekke'liler vardı. (Harb başlayınca) Bunların hepsi geri döndüler. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yalnız başına kaldı. Ve o gün aralarına başka bir şey karıştırmamak şartı ile iki defa nidada bulundu. Sağına bakarak:

 

  Ey Ensâr cemâati!» diye nida etti. Ensar:

 

  «Lebbeyk Ya Resulallah! Müsterih ol biz seninle beraberiz.» dediler. Sonra sol tarafına bakarak (Yine):

 

  «Ey Ensâr cemâati!» dedi. Ensâr:

 

  «Lebbeyk Yâ Resülallah! Müsterih ol biz seninle beraberiz.» cevâbını verdiler. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellenı) beyaz bir katırın üzerinde idi. (Ondan) indi ve:

 

  «Ben, Allah'ın kulu ve Resulüyüm.» buyurdular. Derken müşrikler bozuldu, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir çok ganimetler elde etti. (Onları) muhacirlerle serbest bırakılan esirler arasında taksim etti. Ensâr'a bir şey vermedi. Bunun üzerine Ensâr:

 

  «Harp olursa biz çağırıhyoruz fakat ganimetler bizden başkalarına veriliyor.» dediler.

 

Bu söz Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in kulağına ulaştı. Hemen Ensâr'ı bir çadıra toplayarak-

 

  «Ey Ensâr cemâati! Sizden, kulağıma gelen (bu söz nedir?)» dedi. Ensâr sustular. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)  (tekrar):

 

  «Ey Ensâr cemâatı« Başkalarının dünyalıkla gitmesine kendiniz de Muhammed'le, onu aranıza alarak evlerinize gitmenize razı değil misiniz?» diye sordu: Ensâr:

 

  «Evet, razıyız yâ Resülallah!» cevâbını verdiler. Müteakiben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şunu söyledi.

 

  «(Bütün) insanlar bir vadiyi, Ensâr da bir dağ yolunu tutsaiar: ben, mutlaka Ensâr'ın yolundan giderdim.»

 

Hişâm (Demişki): «Ben: Yâ Ebâ Hamza! Sen, bu vak'aya şahit oldun mu? dedim; (Ondan nereye kaçabilirdim ki?) cevâbını verdi.»

 

 

136 - (1059) حدثنا عبيدالله بن معاذ وحامد بن عمر ومحمد بن عبدالأعلى. قال ابن معاذ: حدثنا المعتمر بن سليمان عن أبيه. قال:

 حدثني السميط عن أنس بن مالك. قال: افتتحنا مكة. ثم إنا غزونا حنينا. فجاء المشركون بأحسن صفوف رأيت. قال: فصفت الخيل. ثم صفت المقاتلة. ثم صفت النساء من وراء ذلك. ثم صفت الغنم. ثم صفت النعم. قال: ونحن بشر كثير. قد بلغنا ستة آلاف. وعلى مجنبة خيلنا خالد بن الوليد. قال: فجعلت خيلنا تلوى خلف ظهورنا. فلم نلبث أن انكشفت خيلنا، وفرت الأعراب، ومن نعلم من الناس. قال: فنادى رسول الله صلى الله عليه وسلم: "يال المهاجرين ! يال المهاجرين". ثم قال "يال الأنصار ! يال الأنصار!". قال: قال أنس: هذا حديث عمية. قال: قلنا: لبيك. يا رسول الله ! قال: فتقدم رسول الله صلى الله عليه وسلم. قال: فايم الله ! ما أتيناهم حتى هزمهم الله. قال: فقبضنا ذلك المال. ثم انطلقنا إلى الطائف فحاصرناهم أربعين ليلة. ثم رجعنا إلى مكة فنزلنا. قال: فجعل رسول الله صلى الله عليه وسلم يعطي الرجل المائة من الإبل. ثم ذكر باقي الحديث. كنحو حديث قتادة، وأبي التياح،وهشام ابن زيد.

 

[ش (قد بلغنا ستة آلاف) قال القاضي: هذا وهم من الراوي عن أنس. والصحيح ما جاء في الرواية الأولى: عشرة آلاف ومعه الطلقاء. لأن المشهور في كتب المغازي أن المسلمين كانوا يومئذ اثني عشر ألفا: عشرة آلاف شهدوا الفتح. وألفان من أهل مكة. ومن انضاف إليهم. (وعلى مجنبة) قال شمر: المجنبة هي الكتيبة من الخيل التي تأخذ جانب الطريق. وهما مجنبتان: ميمنة، وميسرة، بجانبي الطريق، والقلب بينهما. (فجعلت خيلنا تلوى) هكذا هو في أكثر النسخ: تلوى: وفي بعضها: تلوذ. وكلاهما صحيح. أي فجعلت فرساننا يثنون أفراسهم ويعطفونها خلف ظهورنا. (يال المهاجرين يال المهاجرين. ثم قال يال الأنصار يال الأنصار) هكذا هو في جميع النسخ في المواضع الأربعة: يال، بلام مفصولة مفتوحة. والمعروف وصلها بلام التعريف التي بعدها. وهي لام الجر. إلا أنها تفتح في المستغاث به، فرقا بينها وبين مستغاث له. فيقال: يا لزيد لعمرو. بفتح في الأولى وكسر في الثانية. (هذا حديث عمية) هذه اللفظة: ضبطوها في صحيح مسلم على أوجه: أحدها عمية، قال القاضي: كذا روينا هذا الحرف عن عامة شيوخنا، وفسر بالشدة. والثاني عمية. والثالث عميه أي حدثني به عمى. وقال القاضي: على هذا الوجه معناه عندى جماعتي. أي هذا حديثهم. قال صاحب العين: العم الجماعة. قال القاضي: وهذا أشبه بالحديث. والوجه الرابع كذلك، إلا أنه بتشديد الياء، وهو الذي ذكره الحميدي صاحب الجمع بين الصحيحين، وفسره بعمومتى. أي حديث فضل أعمامي. أو هذا الحديث الذي حدثني به أعمامي. كأنه حدث بأول الحديث عن مشاهدة، ثم لعله لم يضبط هذا الموضع لتفرق الناس، فحدثه به من شهده من أعمامه أو جماعته الذين شهدوه].

 

{136}

Bize Ubeydullah b. Muâz ile Hâmid b. Ömer ve Muhammet! b. Abdil'a'lâ rivayet ettiler. İbni Muâz (Dediki): Bize Mu'temir. b. Süleyman, babasından rivayet etti. (Demişki): Bana, Sümeyt, Enes b. Mâlik'den naklen rivayet etti. Enes şöyle demiş:

 

Mekke'yi fethettik, sonra Huneyn harbine gittik. Müşrikler (o zaman'a kadar) gördüğüm en güzel safflar hâlinde geldiler. (Evvelâ) süvariler saff olmuş, sonra piyadeler, sonra onların arkasına kadınlar, sonra koyunlar, daha sonra da develer saff olmuştu. Biz ise kalabalık insanlar halindeydik. Adedimiz 6.000'e baliğ oluyordu. Sağ cenahtaki süvarilerimizin başında Hâlidü'bnü Velid bulunuyordu. Derken süvarilerimiz arkamıza doğru sarkmaya başladılar. Çok geçmeden süvarilerimiz dağıldılar. Bedevilerle, tanıdığımız bir takım insanlar kaçtılar. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem),

 

  «Yetişin, Ey Muhacirler! Yetişin Ey Muhacirler.» diye nida etti. Sonra:

 

  «Yetişin Ey Ensâr! Yetişin Ey Ensâr!» dedi. Enes Demişki: Bizimkilerin hikâyesi budur. Biz:

 

  -Lebbeyk Yâ Resûlallah!» dedik. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'-

 

  «Allah'a yemin ederim ki, müşriklerin yanına gelir gelmez, Allah onları bozguna uğrattı.» Dedi.

 

Bu suretle (müşriklerin bıraktığı) bu malları ele geçirdik, sonra Taife giderek onları 40 gün muhasara ettik. Bili âhara Mekke'ye dö­erek, orada konakladık. Derken Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), bâzı kimselere yüzer deve ganimet vermeye başladı.

 

Râvi hadîsin geri kalan kısmını Katâde, Ebû't - Teyyâh ve Hişâm b. Zeyd hadîsleri gibi rivayet etti.

 

İzah için buraya tıklayın